13 Eylül 2007 Perşembe

Futbol taraftarlığı hakkında 1

Çok öncesine değil 13. yüzyıla geri dönmek yeterli aslında futbol taraftarlığının kökenlerini anlamak için. Bilindiği gibi 13. yy'da konuya ilişkin en önemli eserlerden biri yazılmıştır: Tractatus Fusbalus: lex ermanum der spitzel topus (British Museum Kat 2. Özel sergi salonu). Galimardini söz konusu eserde futbolun genel kurallarını tanımladıktan sonra, futbol taraftarlığı ve yorumculuğuna dair bir takım felsefi çıkarımlarda bulunur. Her ne kadar Marx daha doğmamış olsa da Galimardini futbol taraftarlığının toplumla birey arasında bir yerlerde bulunduğundan söz açar. Bu ara katmanı sağlayacak olan çeşitli özlerden bahseder (ki bunları fusbalem olarak adlandırır).


Söz konusu fusbalem’ler konusunda İbn'i Kerun da yazmıştır ve yorumlari çok ilginçtir. Kerun, fusbalem'lerin ahad ve vahdet kuralına uygun olarak işlediğini söyler. Yani hem biriciktir hem de her yerde bulunur. Galimardi'nin doğu kaynaklardan faydalandığına dair bir delil yoktur ortada. Ama ünlü Hagi el-Harim'den fıkıh ve futbol (sol back) dersleri aldığı bilinmektedir.


Kitabının dördüncü bölümünde bu fusbalem'leri ve fusbalem olması imkansız öğeleri bir liste halinde sunar. Zamanının çok ilerisinde bir listedir bu. İçinde hayvanlardan tutun hayali yaratıklara, kıtalardan ada kültürüne, her şeye rastlamak mümkündür. Ancak bir önemli madde vardır ki bugünkü çarpıklığın tüm temellerini gözler önüne serer: metropoller. Evet metropollerin listede yer alışı olumsuz şekildedir. yani Galimardini, metropollerin bir fusbalem unsuru sağlayamayacağını iddia eder.


Sadece bu husus hakkında dört ciltlik bir eser (Fusbalem ex termino der metropoli, 1534) yazmış olan ünlü şehirbilimci ve mimar Zerefelli'nin araştırmaları gerçekten çok aydınlatıcıdır. Zerefelli 14. yy sonlarında metropollerin ülkeleşmesine ilişkin bir tez ortaya atmaktadır bu kitapta. Ona göre insanlar fusbalem yoksunluğuyla yaşadıkları yeri tüm-mekan olarak algılamaya başlamıştır.


Zerefelli, 19 büyükşehirde yaptığı araştırmalar sonucunda bu şehirlerin belirli bir eşik değerini aştıktan sonra galaksi sistemi gibi davrandığı sonucuna ulaşır.


Kıta felsefecileri ve ada fizikçileri arasındaki anlaşmazlık da bir bakıma Zerefelli'nin Newton'la mektuplaşmalarından ileri gelmektedir (bkz. Those letters that should be burned!). Zerefelli'nin galaksi metaforu bir anlamda Newton'un fikirlerini ondan izinsiz kullanıldığı şüphesini uyandırır.


Newton bir kış gecesi İngiltere kraliçesinin balkonunda unutulup soğuktan donmadan önce Zerefelli hakkında kraliçenin tellaliyle dertleşmiştir. Aralarındaki ilişki konusunda muğlaklık olsa da Kraliçenin tellalinin anılarını kaleme aldığı kitapta (bkz. Kir ve terle geçen yıllar, Sakkur 1367) Newton'un aklını kaçırmak üzere olduğu ve "kelli felli, zerefelli" diye bağırarak ortalıkta dolaştığı anlatılmaktadır ve bu da, Newton'un pekala da bilerek balkona kapatılmış olabileceği tezini kuvvetlendirmektedir.

Bu konuda Zerefelli'nin söyleyecekleri artık konumuzdan iyice sapmamıza neden olacağı için hiç girmiyoruz. Hatta bazı iddialar Newton'un (ki koyu bir Liverpool taraftarıdır) Zerefelli'den etkilenip teorisini buna göre şekillendirdiğini dile getirmektedir.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Her ne kadar von Beangeul'ün böyle bir bilgiden habersiz olamayacağına inanmak istesem de, yazıda önemli bir hata fark ettim. Herkesin de bildiği gibi, Zerefelli asla Newton'a mektup yazmamıştır. Bu konu 14 sene önce Prof. Kusacks'ın bir makalesinde açık ve net bir şekilde ispatlandı. Kusacks'ın makalesine göre Zerefelli'nin kız kardeşidir mektupları yazan, kendisi değil. teşekkürler.